ÖZET
Kliniğimizde gerçekleştirdiğimiz ameliyatların verilerini paylaşmayı ve literatürdeki diğer bulgularla karşılaştırmayı amaçladık.
Kliniğimizde Ağustos 2015 ile Temmuz 2018 tarihlerinde ameliyat edilen 24 Peyronie hastalığı (PH) hastaları retrospektif olarak incelendi. Hastaların 8’inin kurvatürü ciddi olmamakla beraber (<60°) diğer 16’sının kurvatürü ciddi (>60°) denilecek boyuttaydı. Kurvatürü 60°’nin altında olanlara Nesbit yöntemi, kurvatürü 60°’nin üstünde olanlar venöz greftleme yöntemiyle opere edildi. Hastaların ameliyat öncesi erektil disfonksiyon (ED), Uluslararası Erektil Fonksiyon İndeksi (IIEF)-5 skoru ve PH sorgulama formu (PDQ) sonuçları post-operatif değerleriyle karşılaştırıldı. Anatomik ve fonksiyonel başarı değerlendirildi.
Nesbit yöntemiyle opere edilen 6 hastanın kurvatür derecesi 44,16°±2° idi. Post-operatif takiplerinde rezidü kurvatür izlenmedi. Bu hastaların preoperatif ortalama penis uzunluğu 12,57±3,1 cm iken post-operatif penil kısalma miktarı 15±9,2 mm olarak ölçüldü. Ameliyat öncesi hiçbir hastada ED yoktu. Venöz greftleme yapılan 18 hastanın kurvatür derecesi 77,5°±9,5° idi. Post-operatif rezidü kurvatür derecesi 15,41°±9,8° olarak tespit edildi. Bu teknikte ameliyat edilen hastaların 12’sinde ED vardı fakat sadece 2’si medikal tedaviden fayda görmediği için aynı seansta penil protez implantasyonu yapıldı. IIEF-5 ve PDQ skoru iki grupta da istatistiksel açıdan anlamlı şekilde düzeldi (p<0,05).
PD’de cerrahi altın standart yöntemdir. Penil kurvatür derecesi ve hastanın ED durumuna göre uygun ameliyat yöntemi seçilmelidir. Anatomik ve fonksiyonel başarı hastalar için oldukça tatmin edicidir.