ÖZET
Amaç:
Bibliyometrik çalışmalar, yayın sayıları, atıf sayıları ve h-indeksi gibi parametrelerinin değerlendirildiği ve bilim alanındaki üretim hakkında bilgi sahibi olunmasını sağlayan çalışmalardır. Çalışmamızda ülkemizde eğitim kurumlarında görev yapan anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanlarının, Scopus veri tabanı kullanılarak belirlenen yayın, atıf sayıları, h-indeksleri ile cinsiyet, çalıştıkları kurum ve unvanın bunlara etkilerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
Yöntemler:
TARD Eğitim Kurumları Rehberi ve kurumların web siteleri aracılığı ile belirlenen ülkemizde eğitim kurumlarında çalışan anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanlarının yayın sayıları, alıntı sayıları ve h-indeksleri, Scopus veri tabanı kullanılarak belirlendi.
Bulgular:
Çalışmamıza ülkemizde eğitim kurumlarında anesteziyoloji ve reanimasyon alanında çalışan toplam 1.512 akademisyen dahil edidi. Anesteziyoloji ve reanimasyon alanındaki akademisyenlerin Scopus veri tabanındaki yayın sayısı ortalaması 20,27±23,90, atıf sayısı ortalaması 148,32±270,41 ve h-indeks ortalaması 4,57±4,36 olarak belirlendi. Profesörlerin yayın sayıları, atıf sayıları ve h-indeks ortalamaları, doçent, doktor öğretim üyesi, öğretim üyesi uzman ve uzmanlardan anlamlı olarak yüksek bulundu. Erkek anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanlarının yayın sayıları, atıf sayıları ve h-indeks ortalamaları, kadın anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanlarından anlamlı olarak yüksek bulundu.
Sonuç:
Çalışmamız ülkemizde eğitim kurumlarında çalışan anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanlarının bilimsel üretimlerini gösteren önemli bibliyografik parametrelerin ve h-indekslerinin değerlendirildiği ilk çalışmadır. H-indeksi akademik gücü ortaya koymada etkili bir parametredir ve çalışmamızda cinsiyet, çalışılan kurum ve unvanın bibliyografik parametreler üzerine etkili olduğu belirlenmiştir.
BULGULAR
Çalışmamıza dahil edilen anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanlarının 306’sı (%20,2) profesör, 218’i (%14,4) doçent, 157’si (%10,4) doktor öğretim üyesi, 22’si (%4,8) öğretim üyesi uzman doktor, 759’u (%50,2) uzman olarak görev yapmaktaydı.
Çalışmaya dahil edilme kriterlerini karşılayan, eğitim kurumlarında çalışan, anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanlarının 872’sinin (%57,7) kadın, 640’ının (%42,3) erkek olduğu belirlendi. Kadın akademisyenlerden, 159’u (%18,2) profesör, 117’si (%13,4) doçent, 67’si (%7,7) yardımcı doçent, 46’sı (%5,3) öğretim üyesi uzman, 483’ü (%55,4) uzman unvanlarına sahipti. Erkek akademisyenlerden, 147’si (%23) profesör, 101’i (%15,8) doçent, 90’ı (%14,1) yardımcı doçent, 26’sı (%4,1) öğretim üyesi uzman, 276’sı (%43,1) uzman unvanlarına sahipti. Profesör, doçent, öğretim üyesi uzman ve uzman sayılarında kadın akademisyen sayıları, erkek akademisyenlerden yüksek olarak bulundu (p<0,001, ki-kare testi) (Tablo 1). Kadın akademisyenlerin 54’ünün (%6,2), erkek akademisyenlerden 57’sinin (%8,9) anabilim dalı başkanı olduğu belirlendi (p=0,046, ki-kare testi).
Profesörlerin yayın sayıları, atıf sayıları ve h-indeks ortalamaları, doçent (sırasıyla p<0,001, p<0,001, p<0,001, Mann-Whitney U testi), doktor öğretim üyesi (sırasıyla p<0,001, p<0,001, p<0,001, Mann-Whitney U testi), öğretim üyesi uzman doktor (sırasıyla p<0,001, p<0,001, p<0,001, Mann-Whitney U testi) ve uzmanlardan (sırasıyla p<0,001, p<0,001, p<0,001, Mann-Whitney U testi) anlamlı olarak yüksek bulundu (Tablo 2).
Doçentlerin yayın sayıları, atıf sayıları ve h-indeks ortalamaları profesörlerden anlamlı olarak düşük (sırasıyla p<0,001, p<0,001, p<0,001, Mann-Whitney U testi), doktor öğretim üyeleri (sırasıyla p<0,001, p<0,001, p<0,001, Mann-Whitney U testi), öğretim üyesi uzman doktor (sırasıyla p<0,001, p<0,001, p<0,001, Mann-Whitney U testi) ve uzmanlardan (sırasıyla p<0,001, p<0,001, p<0,001, Mann-Whitney U testi) anlamlı olarak yüksek bulundu (Tablo 2).
Doktor öğretim üyelerinin, yayın sayıları, atıf sayıları ve h-indeks ortalamaları profesörlerden (sırasıyla p<0,001, p<0,001, p<0,001, Mann-Whitney U testi) ve doçentlerden (sırasıyla p<0,001, p<0,001, p<0,001, Mann-Whitney U testi) anlamlı olarak düşük, öğretim üyesi uzman doktor (sırasıyla p=0,001, p=0,045, p=0,005, Mann-Whitney U testi) ve uzmanlardan (sırasıyla p<0,001, p<0,001, p<0,001, Mann-Whitney U testi) anlamlı olarak yüksek bulundu (Tablo 2).
Öğretim üyesi uzman doktorların, yayın sayıları, atıf sayıları ve h-indeks ortalamaları profesörlerden (sırasıyla p<0,001, p<0,001, p<0,001, Mann-Whitney U testi), doçentlerden (sırasıyla p<0,001, p<0,001, p<0,001 Mann-Whitney U testi) ve doktor öğretim üyelerinden anlamlı olarak düşük (sırasıyla p=0,001, p=0,045, p=0,005, Mann-Whitney U testi), uzmanlardan (sırasıyla p=0,004, p=0,035, p=0,010, Mann-Whitney U testi) anlamlı olarak yüksek bulundu (Tablo 2).
Kadın anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanlarının Scopus veri tabanındaki yayın sayısı ortalaması 17,74±22,72 ortanca 9 (0-233), atıf sayısı ortalaması 120,43±222,65 ortanca 34 (0-2.296) ve h-indeks ortalaması 4,03±3,99 ortanca 3 (0-25) olarak belirlendi. Erkek anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanlarının Scopus veri tabanındaki yayın sayısı ortalaması 23,51±24,98 ortanca 18 (0-153), atıf sayısı ortalaması 183,19±322,81 ortanca 73,5 (0-2.906) ve h-indeks ortalaması 5,27±4,71 ortanca 4 (0-24) olarak belirlendi. Erkek anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanlarının yayın sayıları, atıf sayıları ve h-indeks ortalamaları, kadın anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanlarının anlamlı olarak yüksek bulundu (sırasıyla p<0,001, p<0,001, p<0,001 Mann-Whitney U testi) (Tablo 2).
Profesör unvanına sahip erkek anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanlarının Scopus veri tabanındaki yayın sayısı ortalamaları (p=0,020, Mann-Whitney U testi), atıf sayısı ortalamaları (p=0,005, Mann-Whitney U testi) ve h-indeks ortalamaları (p=0,002, Mann-Whitney U testi) profesör unvanına sahip kadın anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanlarından anlamlı olarak yüksek bulundu (Tablo 2).
Doçent unvanına sahip erkek anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanlarının Scopus veri tabanındaki yayın sayısı ortalamaları (p=0,030, Mann-Whitney U testi), atıf sayısı ortalamaları (p=0,008, Mann-Whitney U testi) ve h-indeks ortalamaları (p=0,010, Mann-Whitney U testi) doçent unvanına sahip kadın anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanlarından anlamlı olarak yüksek bulundu (Tablo 2).
Doktor öğretim üyesi, öğretim üyesi uzman ve uzman unvanına sahip kadın ve erkek anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanlarının Scopus veri tabanındaki yayın sayısı, atıf sayısı ve h-indeks ortalamaları arasında anlamlı farklılık yoktu (p>0,05, Mann-Whitney U testi) (Tablo 2).
Çalışmaya dahil edilen akademik anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanlarının çalışma yerleri olan üniversiteler ve eğitim araştırma hastanelerinde çalışma durumlarına göre yayın sayısı, atıf sayısı ve h-indeksleri incelendiğinde, üniversite hastanelerinde çalışan toplam 802 (%54,4) akademisyenin yayın sayısı ortalaması 27,06±26,45, ortanca 22 (0-233), atıf sayısı ortalaması 199,27±319,87, ortanca 97 (0-2906), h-indeks ortalaması 5,91±4,66, ortanca 5 (0-25); eğitim araştırma hastanelerinde çalışan toplam 690 (%45,6) akademisyenin yayın sayısı ortalaması 10,11±14,41, ortanca 4 (0-94), atıf sayısı ortalaması 58,81±117,70, ortanca 13 (0-877), h-indeks ortalaması 2,51±2,79, ortanca 1 (0-18) olarak belirlendi. Çalışmamızda eğitim araştırma hastanesinde çalışan akademisyenlerin yayın sayısı, atıf sayısı ve h-indeks ortalamaları üniversitelerde çalışan akademisyenlerden anlamlı olarak düşük bulunmuştur (sırasıyla p<0,001, p<0,001, p<0,001 Mann-Whitney U testi).
SONUÇ
Çalışmamız Türkiye’de akademik kadrolarda bulunan anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanlarının sayılarının, cinsiyet dağılımlarının, akademik unvan dağılımlarının, idari görev dağılımlarının, Scopus veri tabanında bulunan yayın sayısı, atıf sayısı ve h-indekslerinin değerlendirildiği ilk çalışmadır. Çalışmamızda, ülkemizde 1.512 anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanı bulunduğu, profesör, doçent, öğretim üyesi uzman ve uzmanlarda kadın akademisyen sayılarının, erkek akademisyen sayısından yüksek olduğu; yayın sayısı, atıf sayısı ve h-indeks değerinin, anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanlarının akademik unvanları, çalıştıkları kurum ve cinsiyetleri ile istatistiksel olarak anlamlı ilişkisi olduğu belirlenmiştir.
Etik Komite Onayı: Dokuz Eylül Üniversitesi Girişimsel Olmayan Araştırmalar Etik Kurulu’ndan onay alınmıştır (karar no: 2020/16-05, tarih: 13.07.2020).
Hasta Onamı: Bu çalışma hasta onamı gerektirmemektedir.